Sitemiz sâdece Dini içerik barındırır. Dini içerik hârici paylaşımlar KESİNLİKLE yasaktır.
13 yaşından küçüklerin üyelik başvuruları onaylanmaz.
Tehdit edici, küfürlü, müstehcen, kaba, nefret dolu yada gereksiz mesajlar yollamak siteden uzaklaştırılmanıza sebebiyet verir.
Yazacağınız her tür yorum ve mesajdan sadece siz sorumlu olursunuz.
Sitenin içeriğini oluşturan yazı ve resimler bu siteyi hazırlayanların sorumluluğundadır. Bununla birlikte sorumluluk bilgilerin güncelliği ve yorumların doğruluğu konusunda garanti verildiği anlamına gelmez.
Bu siteye girerek tüm bu kuralları ve bildirileri kabul etmiş sayılırsınız.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
İnsanların Rabbine. Bütün insanların kendilerine ve işlerine sahip, terbiye edici sahibine, yani halk ve emriyle insanlar yaratan ve sanat ve kudretiyle o ğâsık, kara topraktan o duygusuz, karanlık maddeden tan gibi parlayan duygulu insanlar yetiştiren, onlara yaramaz şeyleri atıp yarar şeyleri...
De. Dikkate şâyandır ki, böyle "de", "söyle" diye emrolunduğu zaman bundan açıkça anlaşılan; emredilenin, bu emri değil, bununla söylenmesi emrolunan sözü söylemesi istenir. Onun için Peygamber'in de bu sûreleri okurken demeyip diye başlaması gerekmez miydi? diye bir soru hatıra gelir. Bundan...
Söyle. Bu hitap öncelikle Resulullah'a ve dolayısıyla hitap olunabilenlerin hepsinedir. Emrin böylece açıkça ifade edilmesinde bu tarifin bilhassa ilâhi beyan olduğunu ve bunun aynen söylenmesi ve böylece tebliğ edilmesi gerektiğine tenbih vardır. "Kavil" makul olana ve telaffuz olunana şamil...
Helâk oldu. Bu fiil esasen bir durumu haber vermekle birlikte dilek kipi de olabilir. Dilek kipi olması, ya tekvînî şekilde zarar görmesini dilemek, yahut da Arapların adetlerinde olduğu gibi "Kahrolası" şeklinde beddua olarak hüsran ve helâkı hak ettiğini anlatmak suretiyle kınamak ve çirkin...
"geldiği zaman." Tahakkuk ifade eden bir zaman zarfı olduğu için fiil-i maziye gelir, şart mânâsına delalet ettiği için de mazinin mânâsını geleceğe çevirerek şartın gelecekte gerçekleşeceğini ifade eder. Burada şartı, ile ona atfedilen fiilinin toplamıdır, cevabı da ve matufudur. nın bu vechile...
Sûresi takip edecektir
Kâfirûn Sûresi
Mekke Döneminde İndi
Âyet Sayısı: 6
Sûresi ve bundan hikaye itibarıyla Sûresi>ve dilimizde bilinmiş olduğu üzere Sûresi denilen bu sûre de Mekkî'dir. Dânî, ittifakla demiş. "Bahru'l-Muhit"de ise: "Çoğunluğun görüşüne göre Mekkî'dir." Katade'den, "Medenî...
Muhakkak biz ( Sûresi'ne bkz.) "Sana Kevser'i verdik." Hitap, Resulullah'adır. "I'tâ"da malumdur ki, atıyye vermek, iyilik yapmaktır. Yani ey Muhammed, emin ol ki biz, Hak Rabb'ın yüksek şanımızla sana özel lütuf ve ihsan olarak kevser verdik kevser.
KEVSER: Asıl lugatta çokluk demek olan...
Gördün mü? Hitap yine Allah'ın Resulüne ve dolayısıyla genel olarak hitaba kabiliyeti olanların her birinedir. Soru, teaccüb (şaşma) suretiyle hazırlama içindir. Alemde açlık ve tokluk, korku ve emniyet gibi birbirini takip etmekte olan acı ve tatlı halleri görüp duran, ilaf ve anlaşma ile...
"Kureyşin îlâfı (uzlaşması) için." Kur'ân'ın asıl resmî imlâsı (yazılış şekli) Hz. Osman'a nisbet edilen Mushafların hepsinde şeklindedir. "Şafiye Şerhi Şeyh Radıy"de de açıklandığı üzere Kûfî hattatların ilkleri, kelime ortasında gelen eliflerin hepsini ardardına hazfederler. Ve bunların...
Görmedin mi? Hitap, Peygamber'edir. Rü'yet (görmek), kalp gözüyle görmeden istiare olarak kalbe ait görme, yani gözünle görmüş gibi muhakkak bilmiyor musun ey Muhammed? Çünkü söylenecek olan "fil sahipleri olayı", o zaman onu gözleriyle gören şahitleri henüz dünyada çoğunlukla mevcut, hatta o...
1-2."Hümeze"; sûrenin de ismi olmak münasebetiyle meâlde aynen muhafazasını daha uygun gördüğümüz bu "hümeze" kelimesi "hemmaz", "gammaz" gibi "hemz" kelimesinden mübalağa sigası (kipi)dır ki, lüane (lânetleyen) duhake (çok gülen) gibi âdet ifade eder. Asıl mânâsı hemz (ayıplama, arkadan atma)i...
Vav 'da olduğu gibi yemin içindir. "Kamus"ta anlatıldığı üzere "asr" kelimesi lügatte, isim olarak: dehr (gece ve gündüz), gündüzün zevalden önce ve sonra iki tarafı gadat (tan yeri ağırmasından, güneş doğuncaya kadar olan zaman) ve aşiyy (zeval ile akşam veya akşam ile yatsı arası) ve özellikle...
1-2.Oyaladı sizleri. "Elhâ" kelimesi "levh"den if'al babındandır. "Vav" dördüncü harf olarak vahi olduğu için "yâ"ya çevrildiğinden "elif", "yâ"dan değişmiş olarak yazılır. Eğlence demek olan "levh"in aslı gaflet olduğundan "ilhâ" eğlemek, boş bir şey ile aldatarak ve meşgul ederek oyalamak...
1-2-3.O kâria. O çarpacak bela, yani kıyamet. Çünkü "kâria", "kâr' "dan türemiştir. Maddesinden "kar'", şiddetli bir ses çıkaracak derecede şiddetle dayanıp çarpmaktır. Sopayı başına çaldı. "Tokmak" mânâsına "mikraa", kapı çalmak mânâsına "kar'-ı bâb"; kılıçla çarpışmak mânâsına "kılıçla...
1. Yerin o zilzali, zelzelesi. Yerin, hareketi-i arz (yer hareketi) dediğimiz zangır zangır sarsıntısıdır. "Zell", hareket mânâsı ifade ettiği çin zelzele ve zilzal onun muzaafı olarak tekrar etmeyi ifade eder. Bilhassa izafetle ifade edilmesi, yerin mümkün olabilen bütün şiddet ve dehşetiyle...
Değildi, o küfredenler kitap ehli ve müşriklerden. (Min) teb'îzıyye veya beyâniyye, mahzûfe müteallık olup, yahut takdirinde zarf-ı müstekar, o küfredenlerin hali veya sıfatıdır. Bu iki kısımdan kâfirler veya iki kısım kâfirler ki, bazısı kitap ehli, bazısı müşrik, yahut hem kitap ehlinden, hem...
Muhakkak biz indirdik onu. Yani oku da ancak bize secde ve ibadet et. Çünkü yüce şanımızla biz indirdik onu, o okunan Kur'ân'ı. İlâhî kudret her kuvvetin üstünde, her kemâli içine almış olduğuna uyarmak için "azamet nûnu"yla "Biz indirdik onu." buyurulması indirenin büyüklüğünü ifade ederken...
Sûresinin başından e kadar beş âyettir. Tam sûre itibarıyla da Fatiha'dır. Fatiha bundan ve in ve in baş kısımlarından sonra inmekle beraber tam sûre olarak indirildiğinden, sûre itibarıyla önce indirilen Fatiha, âyet itibarıyla önce indirilen de 'dir. İmam Ahmed b. Hanbel, Buharî ve Müslim ve...
"Tin'e ve Zeytun'a andolsun". Tin incir demek ise de burada öyle terceme etmek pek uygun olmayacaktır. Zira tefsircilerin bir çoğunun açıklamasına göre burada Tin ve Zeytun birer özel isim yerindedir. Özel isim olmuş kelimelerin ise tercemesine kalkışmak doğru değildir. Çünkü onlar neye isim...